“Miu Miu, bir sağlık ve toplum krizinin ortasında, karantina sırasında Kadınların Hikayeleri için bir film çekmemi teklif ettiğinde, bunun çok hassas bir egzersiz olduğunu düşündüm. Ama aynı zamanda beni bir sinemacı olarak pratiğim hakkında temel sorularla karşı karşıya getiren bir meydan okumaydı da. Şimdi, stüdyomda tek başıma, asgari araçlarla, evde kapalıyken nasıl bir hikayeyle dünyanın yaşadıklarını yansıtabilirim? Aslında, ben çoktan, Paris’in 13. bölgesinde bulunan bir kulenin 24. katının penceresinden, karantinaya girmiş komşularımı geceleyin uzun odakla filme alarak bir ev filmine başlamıştım. Uzun metrajlı filmim Atlantics’in tüm dünyada tanıtımını yaptıktan yaklaşık bir yıl sonra nihayet durulabildim ve sinemayla olan ilişkimin özüne, her şeyin başladığı yere; film çekmeye özgürce dönebildim. Ama aklımdaki filmin temeli, büyük ölçüde büyükannem Maji’nin ilk defa dinlemiş olduğum ses kayıtlarının keşfine dayanıyordu. O vefat etmeden önceki son üç yılda yaptığımız konuşmaların kaydı vardı. Konuşmalar, onun tek başına yaşadığı ve 20 yıldan fazla bir süre boyunca hapsolduğu 17. burjuva bölgesinde, dairesinin küçük oturma odasında gerçekleşmişti. Bu özel içeriği keşfetmem için sokağa çıkma yasağı gibi sıra dışı bir olayın gerekmesine benzer şekilde, IN MY ROOM da o günlerde beni kendimden alan ve gerçekten yapılmaya, paylaşılmaya değer hissettiren tek film.”
Mati Diop

Miu Miu Kadınların Hikayeleri film serisini görmek için MUBI’ye abone olun ve 30 günlük ücretsiz deneme süresinin keyfini çıkarın.