Koleksiyon
Temeller klasiktir: pantolonlar, kazaklar, gömlekler, blazer’lar, takım elbiseler ve tam oturan elbiseler, günlük kıyafetlerin mutlak arketipleri. Parçalara ayırarak yeni bir orantı dengesi bulunuyor; her birinin inandırıcı karakteri korunuyor, ancak vücutla olan ilişkisi değiştiriliyor. Pantolonlardan kısa etek kesimleri çıkıyor; kazak ve gömlekler vücudu ortaya çıkarıyor. Kenarlar kıvrımsız bırakılıyor, yapım öğeleri bu eylemlerin kendiliğindenliğini vurgulamak için açıkça sergileniyor. Mevcut parçaları yeniden işleme fikri New Balance ile iş birliğine kadar uzanıyor; 574 spor ayakkabı beyaz, haki veya mavi denim renkler ve işlenmemiş kenarlarla yeniden sunuluyor.
İşlemeler, gece kıyafetlerinin nakışlarını, süslemeli elbise ve takımları yansıtıyor. Her gün ve her gece, gündüz ve gece elbiselerinin estetik dili yaşam içinde bir amaca hizmet ediyor ve bir anlam taşıyor. Manasız yeniliğin panzehiri olan koleksiyon, giyimin temel gerçeklerini, insanların ihtiyaçlarını ve giysilerinden istediklerini inceliyor. Gerçekliğin büyütülmesi, gerçekliğe odaklanma niteliği taşıyor.
Görünümler
Ön Sıra
Defile Alanı
Miu Miu defilesinin fiziksel ve sanal ortamları, eserlerinde kamera aracılığıyla kurulan yakın ilişkileri inceleyen sanatçı Meriem Bennani’nin çalışmalarıyla vurgulandı. Defilede bu kavram, kadına ve modaya dair başka bir karşılıklı ilişki ile yankılandı ve örtüştü. Koleksiyona paralel olarak tasarlanan çalışmada Bennani kendi annesinin baş rolünde olduğu bir filmsel sanat müdahalesi serisiyle Miu Miu canlı yayınını yönetti. Bu hayal kesitleri, sanal ve gerçek arasındaki bulanık çizgileri göstermek için gerçek zamanlı olarak yayın akışına karıştırıldı.
Palais d’Iena’nın iç mekanı, bu fikirleri öne çıkararak biçimde dönüştürülmek yerine bölündü. Mimarisi olduğu gibi kaldı; merkezden kıvrılarak uzanan podyumu AMO tasarladı ve Palais’nin işyeri olarak devam eden işlevinin bir yansıması olarak izleyiciler Eames ofis sandalyelerine yerleşti. Bennani, Palais’de alanı bölen dürbün şekilli ekranlar yerleştirerek defilenin fiziksel deneyimini yeniden şekillendirip düzenledi ve filmlerini gerçek hayata yansıttı. Koleksiyondaki kıyafetler gibi bu film kesitleri de gerçekliği kurgulayarak ve algıları değiştirerek yeni bir çalışma yarattı.